T.C YARGITAY 3. Hukuk Dairesi

Esas: 2020/ 10143

Karar: 2021 / 2603

Karar Tarihi: 11.03.2021

DAVA VE KARAR

Taraflar arasındaki Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, … Tüketici Mahkemesinin 28/12/2017 tarihli ve 2016/1157 E.-2017/2139 K. sayılı kararı ile kesin olarak verilen hükmün Yüksek Adalet Bakanlığının 25/12/2019 tarihli ve 39152028-153.01-1130-2018-E. 1783/31898 sayılı yazılarına istinaden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 20/01/2020 tarih ve 2020/2504 sayılı yazısı ile kanun yararına bozulması istenilmekle, incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Dava, davalının davacı bankadan aldığı kredi nedeniyle dosya masrafı ve benzeri adlar altında alınan bedelin iadesi için Sancaktepe Kaymakamlığı Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığına yapılan başvuru üzerine, adı geçen heyet tarafından talebin kabulüne dair verilen 08/02/2016 tarih ve 2016/1785 sayılı kararın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine, kesin olarak karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 20/01/2020 tarih ve 2020/2504 sayılı yazısı ile; davalı tüketici tarafından hakem heyetine yapılan başvurunun incelenmesi sırasında cevap vermeyen davacı bankanın kararın iptaline yönelik açtığı davada zamanaşımı def’ini ileri sürmesine rağmen, mahkemece davacı bankanın hakem heyetine savunma yaparak zamanaşımı def’inde bulunmadığı gibi hakem heyetinin de zamanaşımı def’ini resen dikkate alamayacağı gerekçesiyle zamanaşımı def’i dikkate alınmaksızın davanın reddine verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kanun yararına bozma isteminde bulunmuştur.

Özel hukukta teknik bir kavram olan zamanaşımı, bir hakkın kazanılmasında veya kaybedilmesinde yasanın kabul etmiş olduğu sürenin tükenmesi anlamına gelmektedir.

Hukuk Genel Kurulunun 06/04/2011 tarihli ve 2010/9-629 E.-2011/70 K. sayılı kararında sonradan ıslah yoluyla zamanaşımı def’inin ileri sürülebileceği kabul edilmiştir.

Tüketici hakem heyetlerinin mahkeme statüsü bulunmamaktadır.(Anayasa Mahkemesinin 31/05/2007 tarih ve 2007/53 esas, 2007/61 karar sayılı kararı, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin E. 2015/10571 K. 2015/8738 sayılı kararı)

Öte yandan, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda ve 27/11/2014 tarihli ve 29188 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliğinde, tüketici hakem heyetinde ileri sürülmeyen delil ve defi’lerin mahkemede ileri sürülemeyeceğine dair bir düzenleme de bulunmamaktadır.

Bu durumda, mahkemece, davacı bankanın zamanaşımı def’i incelenmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin kabulü gerekmiştir.

SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile İstanbul Anadolu 3. Tüketici Mahkemesinin 28/12/2017 tarihli ve 2016/1157 E.-2017/2139 K. sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nun 363/2. maddesi uyarınca sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA ve gereği yapılmak üzere kararın örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 11.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Tüketici Hakem Heyetlerinde ileri sürülmeyen delil ve defi’lerin mahkemede ileri sürülebileceği hakkında: